
“İnsan Hakları, uygar yaşamın temelidir.
Çağımızın en üst değeridir.
Güvencesi demokrasidir.”
— Mustafa Kemal Atatürk
Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, hangi dili konuşur, hangi inanca sahip olursak olalım, hepimiz aynı ortak paydada buluşuyoruz: insan olmak. Ve insan olmanın onuru, eşitliği, özgürlüğü ve güvenliği; insan haklarının varlığıyla anlam kazanıyor.
Bugün 10 Aralık…
Sadece takvimde bir gün değil; insanlığın kendi vicdanıyla hesaplaştığı, yeryüzünde adaletin, barışın ve eşitliğin sesi olmaya çalıştığı bir gündür. İnsan hakları; devletlerin lütfu değil, insanların doğuştan sahip olduğu evrensel haklardır. Bu nedenle korunması, geliştirilmesi ve yaşatılması hepimizin ortak sorumluluğudur.
Ne yazık ki yoksulluğun, savaşların, ayrımcılığın, ötekileştirmenin ve nefret söyleminin giderek arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Oysa insan hakları, coğrafyaya, dile, renge, kimliğe, statüye göre değişmez. Hiçbir insan, bir diğerinden daha değerli değildir. Atatürk’ün işaret ettiği gibi, insan haklarının güvencesi demokrasi ise; demokrasinin güvencesi de adalettir, hukuktur, özgür düşüncedir.
Ötekileştirmeden, hakkaniyetle; dayanışma ve hoşgörüyle kardeşçe, barış içinde bir dünyayı yaşatmak hepimizin görevidir.
Birbirimize karşı daha anlayışlı, toplum olarak daha duyarlı, kurumlar olarak daha şeffaf ve adil olmak zorundayız. Çünkü insan hakları ihlalleri, sadece bir kişiyi değil, tüm insanlığı yaralar.
Bugün, sevginin diliyle konuşmanın, umudun kapılarını aralamanın, adalet ve merhameti hayatın merkezine almanın günüdür. İnsanlık onurunun, özgürlüğün ve eşitliğin savunusu yalnızca bir günün değil, her günün sorumluluğudur.
Sevgi ve umutla…
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kutlu olsun.