Hayat, bizden çoğu zaman sadece tek bir rolü iyi yapmamızı beklemez. Hele ki çocuk gelişimi gibi iç içe geçmiş alanlarda çalışan kadınlar için, aynı anda birden fazla kimliği yönetmek adeta bir proje gibidir.
Anne olmak, öğretmen olmak, kendi bireysel benliğinizi korumak… Bunlar birbirinden farklı görevler gibi görünse de, aslında hepsi iç içe geçmiş karmaşık bir denge ve dikkat gerektiren bir meydan okumadır.
Bir projeyi düşünün: Planlama, kaynak yönetimi, esneklik, önceliklendirme… Hayatımızdaki bu roller de aynı kurallara tabidir.
Anne rolünde; çocuğunuzun ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmanız, onun gelişimini desteklemeniz gerekir. Öğretmen olarak ise, öğrencilerinize rehberlik ederken sabır, anlayış ve profesyonellik göstermelisiniz. Öte yandan, kendiniz için de vakit ayırmayı unutmamanız, ruhsal ve zihinsel sağlığınızı korumanız şarttır.
Her biri ayrı bir “görev” gibi görünüyor ama aslında aynı bütünün parçalarıdır. Buradaki asıl zorluk, bu parçaları bir arada tutan “denge”yi kurmaktır.
Bu dengeyi sağlamak bir meydan okumadır. Çünkü bazen anne olarak fedakarlık yapmak zorunda kalırsınız, bazen öğretmen olarak disiplinli ve kararlı olmanız gerekir, bazen de kendinizi dinleyip, yenilenmek için sınırlar koymanız gerekir.
Ancak unutulmamalıdır ki; projelerde olduğu gibi, başarının anahtarı esnek olmaktır. Planlar değişebilir, öncelikler kayabilir, ama hedefe doğru ilerlemek için kendinize karşı sabırlı olmanız gerekir.
Sonuçta, “aynı anda hem anne, hem öğretmen, hem kendin olmak” sürekli gelişen, emek isteyen ve zamanla olgunlaşan bir yolculuktur.
Ve bu yolculukta, kendi ihtiyaçlarınızı fark etmek ve onları önemsemek, sürdürülebilir başarının en önemli anahtarıdır.