Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini belirleyen en temel unsur, sahip olduğu doğal kaynaklar, coğrafi konum ya da ekonomik güç değildir; eğitimli insan gücüdür. Eğitim, toprağın altındaki zenginlikleri topluma fayda sağlayacak bilime dönüştüren, üretimi katma değere çeviren, toplumsal barışı sağlayan ve çağdaş uygarlık seviyesine çıkışın yolunu açan en güçlü değerdir. Çünkü okul sadece bilgi üretilen bir yer değil, aynı zamanda toplumun düşünce ve değer sistemini şekillendiren en önemli kurumdur.

Bugün küresel dünyanın işleyişine baktığımızda, güçlü ülkelerin ortak noktasının çağdaş eğitim sistemi olduğu açıkça görülür. Bu sistemler, ezberci ve tek yönlü değil; eleştirel düşünen, sorgulayan, üreten, araştıran, özgüvenli bireylerin yetişmesini hedefler. Bilgi eskimektedir; o nedenle çağdaş eğitim, bilgiyi sadece ezberletmekle yetinmeyip öğrencinin bilgiyi üretebilmesini sağlar.

Bir ülkenin en büyük yatırımı fabrikalar değil, o fabrikaları kuracak ve geliştirecek zihinlerdir. Bu nedenle eğitime yapılan yatırım, geleceğe yapılan en akıllı ve en hızlı geri dönüş sağlayan adımdır. Dünyada bugün bilim, teknoloji, yapay zeka, yenilenebilir enerji, uzay çalışmaları ve biyoteknoloji gibi alanlarda lider olan ülkeler, bu başarıyı nitelikli eğitimle sağlamıştır.

Çağdaş eğitim aynı zamanda demokrasi ve toplumsal bilinç açısından da hayati önem taşır. Çünkü çağdaş bir eğitim sisteminde yetişen kuşaklar; fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür insanlar olur. Böyle bireyler; ülkesinin sorunlarını görür, çözüm üretir, farklılıklara saygı duyar, toplumsal dayanışmayı güçlendirir. Geri kalmış toplumlar ise düşünmeyen, sorgulamayan, sadece itaat eden kuşaklara mahkûm kalır.

Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder” sözü, aslında bu meselenin ne kadar kritik olduğunu tek cümlede özetler. Cumhuriyetimizin temeli çağdaş eğitime dayanır. Çünkü Atatürk, ülkenin kurtuluşunun da kalkınmasının da ancak eğitimle mümkün olacağına inanmıştır.

Bugün yapılması gereken, çağın gerekliliklerini yakalayabilecek bir eğitim modeli geliştirmektir. Bu modelde;

Öğrenciler ezberle değil, araştırarak ve deneyerek öğrenmeli,

Okullar sadece ders anlatılan değil; üreten, tartışan, sorgulayan merkezler haline gelmeli,

Eğitim tüm çocuklara fırsat eşitliği sunmalı,

Bilim ve akıl temel alınmalı,

Sanat, spor ve kültür eğitimden ayrılmaz bir parça olmalıdır.

Çağdaş eğitime dayalı bir ülke, ekonomik olarak büyür, toplumsal refah artar, adalet güçlenir ve toplum huzura kavuşur. Yarınlarımızı güvence altına almanın tek yolu, çocuklarımızı nitelikli, özgür, üretken ve çağdaş bir eğitimle buluşturmaktır. Çünkü ülkenin gerçek gücü, akıllı tahtalar, tabletler ya da binalar değil; o binaların içindeki çağdaş düşünceli öğretmenler ve yetiştirdikleri gençlerdir.

Kısacası; eğitim, bir ülkenin geleceğini belirleyen en stratejik alandır. Çağdaş eğitimi yakalayanlar geleceği kurar; eğitimde geri kalanlar ise başkalarının kurduğu geleceğin sadece izleyicisi olur.

Zeynep TUNÇ