Bugun...


Hüseyin OKUMUŞ

facebook-paylas
Kurumun Üstüne Çıkan Ego:
Tarih: 25-12-2025 17:49:00 Güncelleme: 25-12-2025 17:51:00


Anadolu’da güzel bir söz vardır: "Harman dövmek keçinin kârı değil." Ama bazen öyle insanlar görüyoruz ki, kurumun çatısına çıkıp "Bu harmanı ben kaldırdım, bu değirmen benim suyumla dönüyor" diye bağırmaya başlıyor. İşte bu, bireyin kendi egosunu, içinde ekmek yediği kabın (kurumun) üstüne koyma halidir.

1. "Kendini Dev Aynasında Görmek": Sosyolojik Bir Hastalık

Halk arasında buna "makam sarhoşluğu" ya da "sonradan görmelik" denir. Sosyolojik olarak baktığımızda, insan bir grubun (bir şirketin, bir derneğin veya bir vakfın) parçasıyken kendini güvende hisseder. Ancak ne zaman ki "Ben bu kurumdan büyüğüm" demeye başlar, işte o zaman toplumsal bağlar kopar.

  • Eskilerin Tabiriyle "Edep": Eskiden iş yerlerinde "Edeb ya Hu" yazılırdı. Bu, "Haddini bil" demektir. Kişinin kendi yeteneğini kurumun ortak aklından üstün görmesi, toplumun gözünde "hadsizlik" olarak kodlanır.
  • Mahalle Kültüründen Kopuş: Mahallede bakkal amca mahallenin bir parçasıdır. Eğer bakkal "Bu mahalle benden sorulur, ben yoksam aç kalırsınız" derse, mahalleli ondan alışverişi keser. Kurumlarda da durum aynıdır; kendini vazgeçilmez sanan, aslında ilk vazgeçilendir.

2. Felsefi Olarak "Emanet" Bilincinin Kaybolması

Felsefi açıdan bu durumu bir "mülkiyet karmaşası" olarak görebiliriz. Birey, oturduğu koltuğu ya da yönettiği bütçeyi kendi malı sanmaya başlar.

  • Gölge Etme Başka İhsan İstemem: Kurumsal kimlik bir güneştir. Bireyin egosu o kadar büyür ki, kurumun ışığının önüne geçer. Sonuçta kurum karanlıkta kalır, herkes sadece o kişinin gölgesini görür.
  • "Ben" Değil "Biz" Diyebilmek: Tasavvufta "ben"likten geçmek esastır. İş dünyasında da en büyük liderler, başarıyı ekibine (kuruma), başarısızlığı ise kendi omuzlarına alanlardır. Kendini kurumun üstünde gören kişi ise başarıyı kendine yontar, suçu kuruma atar.

3. "Mezarlıklar Kendini Vazgeçilmez Sananlarla Doludur"

Bu halk deyimi aslında meselenin felsefi özetidir. Bir insan ne kadar zeki, ne kadar çalışkan olursa olsun; bir kurumun asırlık birikimini, onlarca insanın emeğini tek başına temsil edemez.

  • Gönül Yorgunluğu: Bir kurumda biri sürekli "Ben yaptım, ben ettim" diyorsa, orada huzur biter. İnsanlar o kişinin egosu altında ezilmekten yorulur ve "Hadi madem öyle, yap da görelim" diyerek kenara çekilir. Bu da kurumun çöküşünü hazırlar.

4. Son Söz: Ocağın Tütmesi Esastır

Bizim kültürümüzde asıl olan **"ocağın tütmesi"**dir. Kişiler gelip geçicidir, ocak (kurum) bakidir. Kendini ocağın üstünde gören, ocağın ateşinde yanmaya mahkumdur.

Felsefi bir olgunlukla bakarsak; gerçek "Ben", bir bütünün parçasıyken anlam kazanır. Tek başına, kurumdan bağımsız bir "Ben" iddiası, köksüz bir ağaç gibidir; ilk rüzgarda devrilir.



Bu yazı 90231 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI