Bugun...


Asuman Dokuzlu

facebook-paylas
Azim En Kalın Zincirleri Kırar
Tarih: 22-12-2025 22:21:00 Güncelleme: 22-12-2025 22:37:00


Ailem beni okutmak yerine görücü usulu bir evlilikle taçlandırmak isteyince bütün karşı çıkmalarıma rağmen buna engel olamamıştım. Oysa ne kadar idealist bir insandım büyük hayallerim vardı. Okuyacak ünlü bir ressam olacaktım. Resim; hayatımın bir parçası, yaşam şeklim, hayat gayemdi çocukluğumdan beri. Resim, müzik, edebiyatı çok seviyordum ancak resim daima ağır basıyordu.

Hayatım boyunca da hep böyle oldu.

Evlenip üç çocuk sahibi olduktan sonra bu, hiç de bana ait olmayan bir yaşam şeklini kabul edemiyordum. Ev hanımıydım ama bu sıfattan kendi adıma, hayatım boyunca hiç hoşlanmadım. Sürekli resim çalışıyor kurslara katılıyor ancak bunun beni tatmin etmediğini biliyordum. Mutlaka eğitim almalıydım.

Ben, okulu (liseyi) ikincilikle bitirmiştim. Çalışkan bir öğrenciydim.1990 yilında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü sınavlarına girdim. Bu arada Türk kadınını Güçlendirme ve Koruma Vakfı Başkanlığını yaparken (namıdiğer papatyalar) milletvekilliğine adaylığımı koydum. Bir yandan güzel sanatlar sınavına bir yandan da milletvekilliği için çalışmalar yapıyordum. Bin beş yüz kişi girdiğimiz sınavı on beş kişiyle birlikte kazandım.

Ancak Ankara’dan milletvekilliği sıralamalarını beklerken burada asillerin kayıt yaptırdığı tarihi kaçırarak boşuna kazanmış oldum ve kayıt yaptıramadım. O kadar çok uğraştım ki okula girebilmek için dekan, rektör,  rektör yardımcısı, herkesle konuştum ama beni zor ikna ettiler. Sonunda pes etmek zorunda kaldım. Giremiyordum okula.

 Beş yıl kadar beklediğim güzel sanatlara girmek isteğimi, beş yıl sonra tekrarladım. Ve tekrar kazandım. Ama ne yazık ki kaydımı yaptırmaya gittiğimde eşit ağırlık puanımın yarım puan tutmadığını ve bu puanla kaydımı yaptıramayacağımı söylediler başım önümde çıktım okuldan ikinci kez giremiyordum kazandığım halde. O yıl Isparta da bir akraba düğünü vardı oraya gitmiştik, orada daha sınavlar yapılmamıştı arkadaşlarım bana neden burada sınava girmediğimi, girmem gerektiğini ısrarla söylediler. ‘’Uzak dedim Aydın nere Isparta nere?’’derken kabul ettim. İçimdeki okuma istediğini yok edemiyordum. Sınav tarihinde Ispartadaydım artık. Birinci, ikinci, üçüncü ve mülakat.

Hepsi bitti. Sonuçları öğrenmeye gittiğimde birincilikle kazandığımı öğrendim. Isparta da okula başladım ancak çocuklarım izmir de okuyorlar kızım konservatuarda Ege Üniversitesi DevletTürk musikisi konservatuvarında Türk Sanat müziği şan bölümünde okuyordu orada da evimiz vardı. İki kızım İzmir de oğlum Aydın da annemim yanında kendi evimizde ve ben de Ispartada bu şekilde hayatımız üçe bölünmüş oldu. Dekandan izin aldım ben bütün devamsızlık haklarımı Aydın a gidip gelirken kullanmak istiyorum bana yardımcı olursanız kaydımı yaptırabilirim yoksa okula başlayamayacağım. Zaten üç hafta sonra gitmiştim neredeyse burada da hakkımı kaybetmek üzereydim rahmetli ressam Dekanımız Mehmet Başbuğ çok anlayış göstererek kabul etti. Ben de başladım okula. Orman müdürlüğünün misafirhanesinde kalmaya başladım.

O zamana kadar akrabalarımın evinde kalmıştım ama olmuyordu birçok ders vardı onlar beni misafir gibi görüyorlardı onun için eve telefon ederek bana bir misafirhane ayarlamanız lazım dedim.

Okula en yakın orman müdürlüğünün misafirhanesi, misafirheneden bir sokak sonra okul binası ondan bir sokak sonra da otogar vardı sabahleyin misafirhaneden çıkıp okula, oradanda öğleden sonra saat 15.00 de Aydın arabasına binerek Aydın a geliyordum. Hafta içinde okulda, hafta sonu Cuma günü bilet alıp Aydın a Aydın dan Cumartesi günün İzmir e, Pazar da İzmir den Aydın a dönüş ve Pazar akşam üzeri saat 17.00 otobüsüyle Isparta ya. Böyle yorgun ve hızlı bir tempoyla tam bir yıl geçti. Bir yıl sonra bunun bu şekilde çok zor olduğunu fark ederek yatay geçiş yapmaya karar verdim.  Çocuklarıma ‘’ben İzmir de geliyorum size ev arkadaşı olacağım’’ gel anne çok memnun oluruz dediler.

Geçtim de; bir kişi alıyorlardı ama başarmıştım her ne kadar dekan bey biraz bozulmuş olsa da (kendi yakınını sokmak istiyormuş.) Artık Dokuz Eylül e başlamıştım. Hiçbir atölye dersimi kabul etmediler. Diğer derslerimden transkript aldım ve muaf oldum bir alttan bir üstten dersler alarak okulun, birlikte derse girmediğim bir bölümü kalmadı. Herkesle arkadaş olmuştum okulda.

 Evde de çocuklar ve kızlarımın arkadaşlarıyla arkadaş olmuştum. Kızım konservatuarda okuduğu için onların dersleri sesli benimki ise sessizlik ve yayıntı gerektiriyordu. Odalarımızı paylaştık. Okula evimiz çok uzaktı, kızımın okulu Bornova da benimki Narlıdere deydi. Otobüsle normal zamanda bir buçuk saat tutan yol yağışlı ve kalabalık zamanlarda üç, üç buçuk saati buluyordu. Hiçbir gün devamsızlık yapmadım bir gün bile. Okulu dereceyle bitirdim. Devlet güzel sanatlar galerisinde resim dersleri vermeye başladım. Müdür bey yazın kurs olmaz dediği halde ısrarlarım sonucu açılan kursta yüzden fazla öğrencim oldu. Tatile bile gidemedim o sene. Ama çok mutluydum dilediğimi yapmıştım.

Öğrendiğimi öğretebiliyordum hem de en iyi şekilde bir kişi bile ders verdiğim öğrencilerimden dışarıda kalan yoktu. Bu arada sanatçı olarak mezun olduğum mesleğimin hakkını veriyor atölyemde resim yapıyordum. Daha sonra resim heykelden ayrılarak kendi atölyemde dersler vermeye başladım. Çok sergi açtım (bugüne kadar toplan elli beş sergi) 2008 mayısında Dolmabahçe de zamanın meclis başkanı İsmet Sezgin le gerçekleştirmek istediğimiz bir proje vardı. Benim resimlerimle onun şiirlerini sergileyecektik. Bunu, ben ona teklif etmiştim o da beni kırmamış kabul etmişti. Ben, saraya müracaatımı yaptım kabul edildi. İsmet Sezgin e telefon ettim ‘’efendim benim sergi teklifim onaylandı bana eşlik etmek ister misiniz’’ olumlu cevap vermişti.

Sergimizi açtık yine o tarihlerke Kültür Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay sergimizin açılışını yaptı. Ünlü simalar katılmıştı sergimize çok gezen oldu. Türk Kültürüyle ana tema kilimler olarak dört yıl çalıştığım bu sergi nihayet dilediğim gibi sonuçlanmıştı.

Amacım memleketimin kültürel değerlerini Dünya da tanıtmaktı.( RENKLERLE BENİM ANADOLU’M ) Çok mutluydum. Milli eğitim kurumlarında öğretmenlik yapamıyordum. Çünkü ben sanatçı olarak mezun olmuştum pedagojik formasyon belgesi almamıştım 2017 de ADÜ nün açtığı kısa dönem formasyon eğitimlerine katılarak formasyonumu da tamamladım. Artık hem sanatçı hem de öğretmendim.

Lisede moda aksesuarları tasarım bölümünü bitirdim modacıyım en büyük zevkim giyinmek ve giydirmek. Kıyafet, çanta, ayakkabı tasarımları yapıyorum. İki yıl boyunca trt de şiirlerim gecenin getirdikleri programında yayınlandı. Şiir kitabı çıkarma hazırlığındayım. Ayni zamanda bir kitap hazırlığı yapıyorum.

Daha sonra anladım ki ben yazmayı, resim yapmaktan daha çok seviyorum. Yaptığım bir asker şarkısı Jandarma Genel Komutanlığı tarafından plaketle ödüllendirildi. Trt repertuarlarında bir güftem Yılmaz Yüksel tarafından bestelenerek trt sanatçıları tarafindan okundu. Ayrıca Cumhuriyetin sekseninci yılı için Aydın valiliğine yaptığım marş, kutlamalar boyunca kullanıldı, çalındı.

 O kadar çok şey var ki kendimle ilgili yazsam çok uzun olur. Ama birçok konuda projeler yaptığımı da söylemeden geçemeyeceğim. Kısacası ailemin önümü kestiği yılların, zamanın acısını öyle bir çıkardım ki hayattan, benden ben bile yoruluyorum ama bu yorgunluktan asla şikâyetçi değilim.

Aydın da resim çalışmalarıma devam ederken bir gazeteden köşe yazmam için teklif aldım. Altı senedir her hafta hem yazılı hem de internet gazetesinde haftada bir gün yazıyorum. 2019 yılında Aydın Gazeteciler Cemiyetinin verdiği Basın Ödülleri de yılın köşe yazısı ödülünü Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Selçuk Aldemir den ‘’Önce yastıklarımızı böldüler’’ yazımla aldım.

Halen kendi atölyem de resim çalışmalarıma devam etmekte, öğrencilere güzel sanatlara hazırlık dersleri Ayrıca da hobi dersleri, resim kursları vermekteyim. İşimi çok iyi yaptığımı biliyorum ders verdiğim öğrencilerim hiç açıkta kalmadı. şimdiye kadar. Hayatta hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız. Önemli olan iz bırakmak, sadece yaşamak değil! Başınızı dik tutarak gelen rüzgâra karşı koymalısınız. Ben kırdım! Siz de kırın zincirlerinizi…Arkadaşlar tablolarımın olduğu paylaşımın metninde de farklı notlar var okursanız fark edeceksiniz.



Bu yazı 2599 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI